Endişe Düzeyi Çalışmaya Engel Olmamalı
Üsküdar Üniversitesi NP Feneryolu Tıp Merkezi Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Emre Tolun Arıcı, çalışan bireyler için iş ortamının günün uzun saatlerinin geçirildiği ve kişi için en önemli sorumluluk alanlarından biri olduğunu ifade etti.
Yrd. Doç. Dr. Emre Tolun Arıcı, Koronavirüs (Covid-19) salgınının iş yerine ulaşım, iş yerinde virüsten korunma önlemleri gibi konuların yanı sıra iş yeri sahipleri için ekonomik kaygılar ve daha uzun vadede iş yerinde alınması gereken tedbirleri de gündeme getirdiğini belirtti.
Endişe düzeyi çalışmaya engel olmamalıdır
İnsanların bir yandan işini sürdürmeye çalışırken bir yandan da temas olması, başka bireylere virüs bulaştırma kaygısı içerisinde olduğunu belirten Yrd. Doç. Dr. Emre Tolun Arıcı, “Yaşanan bu kaygıyı belli düzeyde tutabilmek önemlidir. Şu an içinde bulunduğumuz süreçte kişilerin kaygı endişe duyması normaldir. Endişe düzeyi çalışmaya engel olmayacak fakat önlemler almamıza yardımcı olacak düzeyde olması faydalıdır. Genel olarak anksiyete bozukluğu özellikle sağlık anksiyetesi olan hastalara da önerdiğimiz gibi gerekli önlemleri almamız ve aşırıya kaçmamamız önemli” uyarısında bulundu.
Yrd. Doç. Dr. Emre Tolun Arıcı, Koronavirüsten korunmak için önerilen zorunlu olmadıkça dışarı çıkmama, sosyal mesafeyi koruma, el temasından kaçınma ve sık sık ellerin yıkanması gerektiğini de hatırlattı.
Koronavirüs panik atakları ortaya çıkarabilir
Koronavirüs salgını ile psikiyatrik hastalıkların şiddetinin artabileceği veya kişilerde anksiyete belirtileri oluşabileceğine dikkat çeken Yrd. Doç. Dr. Emre Tolun Arıcı, “Koronavirüs ile ilgili çaresizlik düşünceleri panik atakların ortaya çıkmasına sebep olabilir. Bedensel belirtilere aşırı odaklanmayla bu kaygılı süreçte; nefes darlığı, boğulma hissi, ateş basması gibi anksiyete belirtileri de koronavirüsün debep olduğu hastalık belirtisi olarak yorumlanabilir ve panik atakları tetikleyebilir. Sosyal izolasyon, evden zorunlu olmadıkça çıkmama uyarısı virüsten korunmanın etkili yollarından. Bu bazı bireylerde kısıtlanmışlık düşüncelerine, çaresizliğe ya da sosyal izolasyon nedeniyle depresif ruh haline sebep olabilir. Fakat bu konuda aile içi iletişimi güçlendirmek, ev içi ortak aktiviteler yaratmak ve en önemlisi bu sürecin geçici olduğunu bilmek, bunu kişinin kendisine ve ailesine hatırlatması önemlidir. Yine teknolojik araçlarla iletişimin sürdürülmesi, sosyal desteğin sağlanması açısından önemlidir” dedi.
Takıntılar kaygıyı artırıyor
Koronavirüs için alınan zorunlu tedbirlerin bazı hastaları etkilediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr. Emre Tolun Arıcı, “Örneğin bireyde OKB - Obsesif Kompulsif Bozukluk varsa özellikle bulaşma tipi olan kişilerde kaygı daha da artmaktadır. Kompulsiyon dediğimiz el yıkama davranışlarının aşırı arttığını görebiliriz. Örneğin evden hiç çıkmayan birinin beş dakikada bir dakikalarca elini yıkaması gibi. Bu bireyler için çalışırken, dışardan eve gelince ya da dışarı çıkıldığında gösterilen el yıkama sıklığı gibi genel kurallar belirlemek gerekiyor. Kişinin sık sık ateşini ölçmesi, nefes kontrolleri gibi davranışlar da kaygıyla başetmek için yapılan aşırı ve işlevsiz davranışlardır ve bunların mümkün olduğunca yapılmaması endişeyi azaltacaktır “ dedi.
Psikiyatrik tedaviler aksatılmamalıdır
Psikiyatrik tedavisi olan kişilerin bu süreçte tedavilerini ihmal etmemeleri gerektiğini vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Emre Tolun Arıcı, “Bu kişilerin ilaçlarını düzenli kullanmaya devam etmeleri, çok zorunda kalmadıkça sağlık kuruluşlarına gitmemeleri, psikiyatrik muayene ve terapi ihtiyaçlarını online görüşmeler ile yürütmelerini öneriyoruz. Ayrıca sosyal medyada fazlaca salgın haberlerine maruz kalmamak, düzenli uyku, sağlıklı beslenme gibi genel sağlık kurallarına önem vermek bu süreçte ruh sağlığı açısından da koruyucu olacaktır” dedi.