D. Mehmet Doğan Ömrünü Dile Adadı
Konya Aydınlar Ocağı’nın düzenlediği Selçuklu Salı Sohbetlerinde bu hafta Türkiye Yazarlar Birliği’nin kurucu ve Şeref Başkanı kültür adamı yazar D. Mehmet Doğan vefatının 40. Gününde anıldı.
Programın açılış konuşmasını yapan Aydınlar Ocağı Başkanı Dr. Mustafa Güçlü 29 sene önce başlattıkları Salı Sohbetleri geleneğini hiç fire vermeden devam ettirdiklerine vurgu yaparak, “Bugün de müstesna bir programla bir aradayız. Salı sohbetlerine 1996 yılında D. Mehmet Doğan abi ile başlamıştık. Sonra Yazarlar Birliği faaliyetleri artınca doğal olarak Mehmet abi de orada yoğunlaştı. Anadolu Mektebi projesini abim Sami Bey başlatmış, Aziziye Kültür Merkezinde programa da Mehmet abi konuşmacı olarak gelmişti. Abim bizi tanıştırmak isteyince Mehmet abi, (Onlar evvelden vardı) diyerek jest yapmıştı” dedi.
Her devletin kuruluş ideoloji olduğuna vurgu yapan Güçlü, “Mesela Selçuklu devleti İlahi Kelimetullah ve Cihan Devleti felsefesiyle kurulmuştu. Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunda ise Avrupa’nın kuyruğuna monte olma vizyona vardı. Bunu kabullenmeyen halk da kanaat önderlerin etrafında kenetlenmişti. Mesela Zafer’deki Nasuhbey Camii 1974 yılına kadar CHP’nin deposu olarak kullanılmıştı ve Lütfi İkiz ağabeyin gayretleriyle aslına döndürülmüştü. Bu çetin dönemde Mehmet Doğan abi duruşunu, çizgisini ölünceye kadar değiştirmemiştir. Mehmet abi gibi omurgasını korumuş, savulmamış çok az insan vardır” diyerek sözlerini tamamladı.
OTURUMU KORKMAZ YÖNETTİ
Açılış konuşmasının ardından Oturum Başkanlığını Ömer Korkmaz’ın yaptığı panelde Prof. Dr. Abdullah Harmancı, Ulvi Kubilay Dündar ve Mehmet Kahraman, merhum Mehmet Doğan ile ilgili görüş ve düşüncelerini anlattı.
DÜNDAR: DOĞAN İSLÂMCI VE ANADOLUCUYDU
Panelin ilk konuşmacısı Ulvi Kubilay Dündar, Mehmet Doğan ile yollarının hiç kesişmediğini, ancak muhtelif haberleşme araçlarıyla görüşmeleri olduğunu vurgulayarak, “Onu sonradan, eserleriyle ve telefon görüşmeleriyle tanıyan insanlardan olduk. Kitaplarındaki tavrıyla bizim tanıdığımız mutedil Mehmet abi çok farklıydı. Donuk duruşunun ardında mülayim, sevecen, kibar ve espritüel bir insan vardı” dedi.
Doğan’ın somut olarak ortaya iş koyan bir aydın olduğunun altını çizen Dündar, “Türkçe Sözlüğü bile başlı başına büyük bir eser olarak önemli bir boşluğu doldurmuştur. O, Necip Fazıl tabiatlı bir insandı ve Mehmet Akif ile ilgili çok önemli çalışmalar yaptı. Taceddin Dergahının restore edilmesine de çok emek verdi. 68 kuşağıdır; dil, ideoloji ve kültür üzerine yılmaz bir dernekçi olarak çalıştı. Hesapsız, yaratandan yardım isteyip yürüyen bir kuldu” diye konuştu.
1950'li yıllarda konuşabilmek her babayiğidin harcı değilken Mehmet Doğan’ın hiç susmadığını ve cesur tavrından hiç vazgeçmediğini kaydeden Dündar, “O yaşarken, yaparken ve öldükten sonra heybetini hep korudu. Hareketlerin içinde İslâmcı, İslâmcılar içinde de Anadolucuydu” diyerek sözlerini tamamladı.
HARMANCI: DOĞAN ENTELEKTÜELDİ
Daha sonra konuşan Prof. Dr. Abdullah Harmancı, Mehmet Doğan’ın, yakın tarihimizi 1975’den itibaren Hareket dergisinde tartışmaya açtıktan sonra kaleme aldığı Batılılaşama İhaneti’ni ortaokul talebesiyken okuduğunu anlatarak, “Dindar bir babanın evinde ve CHP’lilerin yoğun olduğu bir muhitte büyüyen Mehmet abi, Yahya Kemal’in eserlerindeki kelimeleri anlayamayınca Türk Dil Kurumunun sözlüğüne bakmış ama bunları sözlükte bulamayınca kendisi sözlük hazırlamaya karar verip 1982’e yayınlamış. Bu eseri daha sonra geliştirdi ve Büyük Türkçe Sözlük ortaya çıktı. Sözlükçü ve dilci olmaktan başka önemli bir tarihçidir” dedi.
Doğan’ın televizyoncu yönü de olduğunu ve önemli senaryolar yazdığını kaydeden Harmancı, “İsminin başındaki D harfi nüfus kaydında yoktur ve diğer Mehmet Doğan ile karıştırılmaması için verilmiştir. Bunu kimileri derviş kimileri devrimci diye okudu, telaffuz etti. Sadece o D üzerine bile ayrı bir çalışma ortaya konulabilecek bir insandı. Uysal görünümlü ama mücadeleci bir insandı. Kontrol edilemez bir aydındı. Hiçbir partinin kontrolünde olmadı, çünkü onu hizaya çekmek mümkün değildi Aydından ziyade bir entelektüeldi” diyerek sözlerini sürdürdü.
Türk Dil Kurumunun yok saydığı sözcükleri Türkçeye kazandıran D. Mehmet Doğan’ın her yazar gibi yazı hayatına şiirle başladığını ve düşünür, gazete yazarı, tarihçi, televizyoncu, senarist, sözlükçü, denemeci, eleştirmen, yayıncı kimlikleriyle kültür dünyamıza önemli hizmetler verdiğini de anlatarak konuşmasını tamamladı.
KAHRAMAN: ÖMRÜNÜ TÜRKÇE’YE ADADI
Panelin son konuşmacısı Mehmet Kahraman da, Erzurum'da yapılan Türkiye Yazarlar Birliği ödül töreninde tanıştıkları Mehmet Doğan’ı daha önce tanımayıp yeteri kadar okumadığına hayıflandığını söyleyerek, “O herkesin abisiydi. Kimsenin üstat ya da hocam diye hitap ettiğini görmedik. Üstten bakışı olmayan samimi bir insandı. Fakat onunla konuşurken dile dikkat etmek gerekirdi. Çünkü bu konuda çok hassastı ve uyarılarda bulunurdu” dedi.
Doğan’ın ömrünü dile adadığına vurgu yapan Kahraman, “Erken yaşta, donanımlı bir fikir adamı olarak Batılılaşma İhaneti’ni yazması çok önemdir ki bu eseri korsan baskılardan hariç 32 baskı yaparak günümüze kadar gelmiştir. Mehmet abi geçen yıl bile 1932 yılı üzerine çalışmaya devam ettiğini, arşiv taramalarını sürdürdüğünü anlatmıştı. 31 yaşında Türkiye Yazarlar Birliğini kurmakla mücadeleci yönünün de göstermiştir. O yaşta böyle büyük bir çalışma ortaya koymak her babayı yiğidin harcı değildir. Mehmet abi milli ruhu şekillendiren, varoluşa odaklanmış bir insandı. Eserlerinde yapmak istediği şey de hep aynıdır” diyerek sözlerini tamamladı.
Program sonunda Aydınlar Ocağı Başkanı Dr. Mustafa güçlü panelistler Abdullah Harmancı, Ömer Korkmaz, Ulvi Kubilay Dündar ve Mehmet Kahraman’a günün anısı kitap hediye etti.