3600 Ek Gösterge Bekleyen Hemşireler İşçiden Daha Az Kazanıyor
Zaten yıllardır çalışma yapılıyor. Önemli olan içi dolu bir çalışmayı yapıp sonuçlandırmaktır. Toplum sağlığı için emek veren sağlık kurum çalışanları hak ettiği değeri görmüyor. Liyakatsiz atamalar, yüksek çalışma saatleri ve düşük maaş istifaları hızlandırıyor. Sağlıkta çöküş görmemiz mümkün” ifadelerini kullandı.
Kamuda toplu iş sözleşmelerinden umduklarını bulamayan sağlık çalışanları, düşük maaş, yüksek çalışma saatleri ve liyakatsiz atamalar nedeniyle istifaya zorlanıyor. Son olarak Sözcü Gazetesi’nden Ali Ekber Ertürk’ün kaleme aldığı haberde kamuda taşeron eleman olarak çalışan işçilerin kadroya geçmesiyle aldıkları aylıkların hemşire maaşlarını geçtiği belirtilmişti.
Haberle ilgili açıklamalarda bulunan Sağlık Hizmetleri Sendikası (SAHİM-SEN) Genel Başkanı Özlem Akarken, “Temizlik görevlileri, kayıt elemanları, güvenlik çalışanları 4 bin 400 lira maaşlarının üzerine aldıkları ikramiye ve tediye ücretleriyle aylık 6 bin liralık bir maaşa ulaşıyorlar. Hiçbir emekçinin ‘çok maaş’ aldığını iddia etmiyoruz. Hastanelerin sürdürülebilirliğini sağlayan emekçiler, aldıkları maaşı hak ediyorlar. Ancak tedavi sürecinde en ön safta bulunan hemşirelerin 4 bin 500 lira diğer sağlık kurumu çalışanlarının da hak ettiklerini kazanmamasını da ‘haksızlık’ olarak değerlendiriyoruz” diye konuştu.
“EK GÖSTERGE SÖZÜ HİÇBİR ZAMAN YERİNE GETİRİLMEDİ”
Seçim vaadi olarak verilen 3600 ek göstergenin hiçbir zaman uygulanmadığını vurgulayan Özlem Akarken, “Hemşirelerin özlük haklarının 3600 ek göstergeye göre düzenlenmesi geçtiğimiz seçimlerde vaat olarak öne sürülmüştü ancak hiçbir zaman yerine getirilmedi. COVID 19 pandemisinde hayatını hiçe sayarak, insanüstü çabayla çalışan sağlık emekçilerinin hepsinin ücret ve özlük hakları eğitim öğretime göre 3600 ek göstergeye göre düzenlenmeli” ifadelerini kullandı.
“DÜŞÜK ÜCRET, YÜKSEK ÇALIŞMA SAATİ İSTİFAYA ZORLUYOR”
Sağlık kurum çalışanlarının COVID 19 pandemisiyle birlikte çalışma şartlarının zorlaştığını, yüksek çalışma saatlerinin giderek yaygınlaştığını belirten Özlem Akarken, “Sağlık emekçileri COVID 19 nöbetleriyle yıprandı. Giderek artan çalışma saatleri artık kanıksanan bir durum haline geldi. Çalışanlardan geri istenen artırımlı ödenen nöbet ücretleri ve düşük maaşlar sağlık çalışanlarını istifaya zorluyor. Sağlıkçıların istifa etmesi iş gücünü kısıtlıyor, kalanlara daha büyük sorumluluklar yüklenmesine sebep oluyor. Bu döngü liyakatsiz atamalarla birleştiğinde sağlık sistemini çöküşüne neden olabilir” dedi.
“LİYAKATSİZ ATAMALARLA SAĞLIK HİZMETLERİ AKSAYACAK HALE GELDİ”
Hak ettiğini alamayan çalışanların siyasi atamaları kanıksadığını, dolayısıyla asla elde edemeyeceklerini düşündükleri pozisyonlar için kimsenin artık çalışmak istemediğini dile getiren Özlem Akarken, “Sağlık alanında akademik çalışmalar terfiler için önemlidir. Yakın zamanda Türkiye genelinde bazı hastanelerde yönetim kadrolarının değiştiği görüyoruz. Sendika ayrımı yapmadan sadece hizmet veren müdürlerin haksız yere suçlanarak üstelik hukuksal bir yargılama olmadan görevden uzaklaştırıldığı, yerlerine gelecek isimlerin yüksek lisans ve doktora yapmış sağlık personellerinden seçilmediğini, eğitim ve deneyim göz ardı edilip liyakatsiz atamalar yapıldığına şahit oluyoruz. Görevlerin tanımı ve hangi özelliklere ihtiyaç duyulduğu yönetmeliklerde belirtilse de bunların uygulanmadığını ya da çoğunlukla bir açık bulunup, o açıktan faydalanıldığını görüyoruz. Bu durum sağlık gibi hayati önem taşıyan alanlarda ciddi hatalara sebebiyet verebiliyor. Sağlık Bilimleri ve diğer üniversitelere afiliye (birleşik) olan hastanelerin yönetim yapısının hekimler dâhil diğer sağlık personelleri akademik kadrolar tarafından yürütülmesi gerekiyor. Sağlıkta hata, insan hayatıyla ödeniyor” diyerek sözlerini sonlandırdı.