( (

SÜ’den, Kovid-19’a Yönelik Küresel Düzeydeki Çalışmaya Katkı

Sağlık 30.09.2020 - 11:17, Güncelleme: 21.03.2023 - 03:23
 

SÜ’den, Kovid-19’a Yönelik Küresel Düzeydeki Çalışmaya Katkı

Selçuk Üniversitesi (SÜ) Tıp Fakültesi, dünyanın birçok ülkesinin dâhil olduğu, bireyler arasındaki SARS-CoV-2 klinik farklılıklarının sebeplerini belirlemeye yönelik çalışmalara katıldı. Dünyanın farklı ülkelerinden bine yakın Kovid-19 hasta üzerinde yapılan 2 ayrı çalışmada ortaya çıkarılan veriler, salgının durdurulmasına yönelik yapılacak çalışmalara ışık tutacak.
SÜ Tıp Fakültesi Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi Melike Emiroğlu yaptığı açıklamada, SARS-CoV-2 enfeksiyonu seyrinin kişiden kişiye farklılık gösterdiğini söyledi. Bazı bireylerde şikâyet ve bulgu gelişmediğini, bazılarında ise kişiyi yoğun bakım gerektirecek kadar ağır klinik tablo oluşturduğunu ifade eden Emiroğlu, “Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı olarak Dr. Öğr. Üyesi Gülsüm Alkan ile birlikte katıldığımız çalışmalara çocuk vakalarımızla, bizim haricimizde Anesteziyoloji Yoğun Bakımdan Doç. Dr. İskender Kara, Göğüs Hastalıklarından da Prof. Dr. Fikret Kanat hocalarımız erişkin hastalarıyla çalışmaya dâhil oldu. Çalışmanın ana omurgasını oluşturan, çalışmakta olduğumuz merkez bu konuda oldukça deneyimli. ABD’de National Institutes of Health (NIH), bizdeki halk sağlığı kurumunun eşdeğeri niteliğinde. Bunun içinde alerji ve enfeksiyon hastalıkları ile ilgilenen bir alt bölüm ile Rockefeller Üniversitesinden immün yetmezlikler ve enfeksiyon immünolojisi üzerine çalışan bir merkezin ortak çalışmasına dâhil olduk. Hastaneye yatış gerektirecek kadar ağır akciğer tutulumu olan vakalarda, bağışıklık sisteminin alt parçalarından bir tanesi olan tip 1 interferonlara yönelik çalışma gerçekleştirdik.” diye konuştu.   1 AY – 99 YAŞ ARALIĞI ARAŞTIRILDI Dr. Öğr. Üyesi Emiroğlu, Kovid-19’un özellikle 50 yaş üstündeki altta yatan hastalığı (kanser, akciğer hastalıkları, sigara kullananlar gibi) olan kişilerde daha ağır seyrettiğini, ancak hastalığın ağır seyretmesi için herhangi bir risk faktörü taşımayanlarda da ağır hastalık gözlenmesi nedeniyle bunun sebebini araştırmak üzere çalışmalara başlandığını aktardı. Tip 1 interferonların; bağışıklık sisteminde virüslere karşı vücudu koruyan sistemin bir parçası olduğunu, tip 1 interferonların mikroorganizmalara karşı çalışmadığı takdirde ağır hastalıkların gelişebileceğini anlatan Emiroğlu, çalışma kapsamında hastaneye yatış gerektiren ağır pnömoni geçiren 1 ay – 99 yaş aralığındaki hastaların araştırıldığını belirterek, “Çalışmanın 2 ayağı vardı. Bunlardan birincisi; tip 1 interferonlar var mı-yok mu, çalışıyor mu-çalışmıyor mu, sorularına yönelik çalışmaydı. Yaklaşık bin hasta içeren bir çalışma. Biri tamamen sağlıklı biri de hiçbir şikâyet gelişmeyen (asemptomatik) ya da hafif şikâyeti olan SARS-CoV-2 enfeksiyonlu iki kontrol grubu bulunmaktaydı. Bakıldığında yüzde 3,5 civarında tip 1 interferon cevabının eksik olduğu göründü yani virüslere karşı bu kişilerin vücudu cevap veremiyordu ki yaklaşık yüzde 10 civarında hasta kaybedilmişti. Çalışmanın ikinci ayağında da tip 1 interferonların çalışmasını engelleyen otoantikorların var olup-olmadığına yönelikti. Yine aynı şekilde otoantikorların ağır hastalık geçirenlerde belirgin olarak yüksek olduğu saptandı.” ifadelerini kullandı.   “ÇALIŞMAMIZ BİRÇOK ÇALIŞMAYA TEMEL OLUŞTURABİLECEK” Dr. Öğr. Üyesi Emiroğlu, çalışmanın faydaları konusunda şunları söyledi: “Hem tip 1 interferon sisteminde bozukluğu olanlarda hem de otoantikora sahip olanlarda, tarama sonucunda ağır hastalık geçirme potansiyeli olan hastalar tanımlanabilir ve böylece bireysel tedavi planlamaları gerçekleştirilebilir. Bu araştırmamız, birçok çalışmaya temel oluşturabilecek bir çalışma. Tabi ki bağışıklık sistemimizin çok fazla ayağı var. Bunlar da çalışıldıkça yeni verilerin oluşacağını düşünüyoruz. Çalışmamızı, salgına karşı büyük bir adım olarak görüyoruz. Çalışmamızın bizleri mutlu eden diğer bir yönü ise dünyaca ünlü bilim dergisi ‘Science’te yayımlanmasıdır.”   ABD, Kanada, İngiltere, Almanya, Fransa, Belçika, İtalya, Brezilya, Ukrayna, Japonya, Çin, Singapur, Mısır, İran, İsrail, Avustralya gibi birçok ülkenin dâhil olduğu çalışmalara Türkiye’den 5’e yakın merkezin katıldığını aktaran Emiroğlu, koronavirüs salgınının durdurulmasında yol gösteren ve dünya genelini yansıtan bir çalışmaya imza attıklarını sözlerine ekledi.
Selçuk Üniversitesi (SÜ) Tıp Fakültesi, dünyanın birçok ülkesinin dâhil olduğu, bireyler arasındaki SARS-CoV-2 klinik farklılıklarının sebeplerini belirlemeye yönelik çalışmalara katıldı. Dünyanın farklı ülkelerinden bine yakın Kovid-19 hasta üzerinde yapılan 2 ayrı çalışmada ortaya çıkarılan veriler, salgının durdurulmasına yönelik yapılacak çalışmalara ışık tutacak.

SÜ Tıp Fakültesi Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi Melike Emiroğlu yaptığı açıklamada, SARS-CoV-2 enfeksiyonu seyrinin kişiden kişiye farklılık gösterdiğini söyledi. Bazı bireylerde şikâyet ve bulgu gelişmediğini, bazılarında ise kişiyi yoğun bakım gerektirecek kadar ağır klinik tablo oluşturduğunu ifade eden Emiroğlu, “Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı olarak Dr. Öğr. Üyesi Gülsüm Alkan ile birlikte katıldığımız çalışmalara çocuk vakalarımızla, bizim haricimizde Anesteziyoloji Yoğun Bakımdan Doç. Dr. İskender Kara, Göğüs Hastalıklarından da Prof. Dr. Fikret Kanat hocalarımız erişkin hastalarıyla çalışmaya dâhil oldu. Çalışmanın ana omurgasını oluşturan, çalışmakta olduğumuz merkez bu konuda oldukça deneyimli. ABD’de National Institutes of Health (NIH), bizdeki halk sağlığı kurumunun eşdeğeri niteliğinde. Bunun içinde alerji ve enfeksiyon hastalıkları ile ilgilenen bir alt bölüm ile Rockefeller Üniversitesinden immün yetmezlikler ve enfeksiyon immünolojisi üzerine çalışan bir merkezin ortak çalışmasına dâhil olduk. Hastaneye yatış gerektirecek kadar ağır akciğer tutulumu olan vakalarda, bağışıklık sisteminin alt parçalarından bir tanesi olan tip 1 interferonlara yönelik çalışma gerçekleştirdik.” diye konuştu.

 

1 AY – 99 YAŞ ARALIĞI ARAŞTIRILDI

Dr. Öğr. Üyesi Emiroğlu, Kovid-19’un özellikle 50 yaş üstündeki altta yatan hastalığı (kanser, akciğer hastalıkları, sigara kullananlar gibi) olan kişilerde daha ağır seyrettiğini, ancak hastalığın ağır seyretmesi için herhangi bir risk faktörü taşımayanlarda da ağır hastalık gözlenmesi nedeniyle bunun sebebini araştırmak üzere çalışmalara başlandığını aktardı. Tip 1 interferonların; bağışıklık sisteminde virüslere karşı vücudu koruyan sistemin bir parçası olduğunu, tip 1 interferonların mikroorganizmalara karşı çalışmadığı takdirde ağır hastalıkların gelişebileceğini anlatan Emiroğlu, çalışma kapsamında hastaneye yatış gerektiren ağır pnömoni geçiren 1 ay – 99 yaş aralığındaki hastaların araştırıldığını belirterek, “Çalışmanın 2 ayağı vardı. Bunlardan birincisi; tip 1 interferonlar var mı-yok mu, çalışıyor mu-çalışmıyor mu, sorularına yönelik çalışmaydı. Yaklaşık bin hasta içeren bir çalışma. Biri tamamen sağlıklı biri de hiçbir şikâyet gelişmeyen (asemptomatik) ya da hafif şikâyeti olan SARS-CoV-2 enfeksiyonlu iki kontrol grubu bulunmaktaydı. Bakıldığında yüzde 3,5 civarında tip 1 interferon cevabının eksik olduğu göründü yani virüslere karşı bu kişilerin vücudu cevap veremiyordu ki yaklaşık yüzde 10 civarında hasta kaybedilmişti. Çalışmanın ikinci ayağında da tip 1 interferonların çalışmasını engelleyen otoantikorların var olup-olmadığına yönelikti. Yine aynı şekilde otoantikorların ağır hastalık geçirenlerde belirgin olarak yüksek olduğu saptandı.” ifadelerini kullandı.

 

“ÇALIŞMAMIZ BİRÇOK ÇALIŞMAYA TEMEL OLUŞTURABİLECEK”

Dr. Öğr. Üyesi Emiroğlu, çalışmanın faydaları konusunda şunları söyledi: “Hem tip 1 interferon sisteminde bozukluğu olanlarda hem de otoantikora sahip olanlarda, tarama sonucunda ağır hastalık geçirme potansiyeli olan hastalar tanımlanabilir ve böylece bireysel tedavi planlamaları gerçekleştirilebilir. Bu araştırmamız, birçok çalışmaya temel oluşturabilecek bir çalışma. Tabi ki bağışıklık sistemimizin çok fazla ayağı var. Bunlar da çalışıldıkça yeni verilerin oluşacağını düşünüyoruz. Çalışmamızı, salgına karşı büyük bir adım olarak görüyoruz. Çalışmamızın bizleri mutlu eden diğer bir yönü ise dünyaca ünlü bilim dergisi ‘Science’te yayımlanmasıdır.”

 

ABD, Kanada, İngiltere, Almanya, Fransa, Belçika, İtalya, Brezilya, Ukrayna, Japonya, Çin, Singapur, Mısır, İran, İsrail, Avustralya gibi birçok ülkenin dâhil olduğu çalışmalara Türkiye’den 5’e yakın merkezin katıldığını aktaran Emiroğlu, koronavirüs salgınının durdurulmasında yol gösteren ve dünya genelini yansıtan bir çalışmaya imza attıklarını sözlerine ekledi.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ipekyoluhaber.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
( (