( (

Selçuk Üniversitesi “Hayvancılık” Alanında Zirveyi Hedefliyor

Eğitim 08.08.2019 - 00:00, Güncelleme: 21.03.2023 - 03:23
 

Selçuk Üniversitesi “Hayvancılık” Alanında Zirveyi Hedefliyor

 Hayata geçirilen uygulamalar üreticiye, Selçuk Üniversitesi ile KOP Kalkınma İdaresi Başkanlığı iş birliğiyle eğitim merkezlerinde ve sahada aktarılacak.   Selçuk Üniversitesi – Ziraat Fakültesi - Zootekni Bölümü Prof. Dr. Orhan Düzgüneş Hayvancılık Araştırma ve Uygulama Tesisleri, hem üretim sektörüne hem bilim dünyasına akademik verilerle katkıda bulunacak temel ve uygulamalı çalışmalar yürütüyor. Selçuk Üniversitesi – Ziraat Fakültesi - Zootekni Bölüm Başkanı Prof. Dr. Sinan Sefa Parlat yaptığı açıklamada, hayvan yetiştiriciliğinde verim ve kaliteyi artırma noktasında radikal uygulamaları hayata geçirdiklerini belirtti. Prof. Dr. Parlat, yürütülen projeler ve hayvancılık alanındaki dinamik aksiyonlarla KOP Kalkınma İdaresi Başkanlığı, diğer kamu kuruluşları ve STK’larla iş birliği yaparak üreticilere yönelik nitelikli ve katma değer arttırıcı inovatif çalışmalar yapacaklarını söyledi. Üniversiteyi, evrensel bilgiye erişme ve yeni bilgilerin üretildiği birimler, olarak ifade eden Prof. Dr. Parlat, öğrencilerin de bu bilgiye sahip olarak mezun olmalarını arzu ettiklerini dile getirdi. CİNSİYET BELİRLEMEDE YÜZDE 90 BAŞARI SAĞLANDI  Selçuk Üniversitesi - Ziraat Fakültesi - Zootekni Bölümü Prof. Dr. Orhan Düzgüneş Hayvancılık Araştırma ve Uygulama Tesisleri’nde yaptıkları en önemli uygulamalardan birisinin hayvanlarda cinsiyet denetimini olduğunu belirten Prof. Dr. Parlat, “Cinsiyet belirlenmesi süt sığırcılığı işletmemiz için çok önemliydi. Yani, bizim ilk amacımız; süt üretmekti, dolayısıyla dişi buzağılara ihtiyacımız vardı. Onun üzerine mesaimizi bu yönde yoğunlaştırdık. Çalışmalarımızın sonucunda x ve y cinsiyet kromozomlarına sahip spermlerin davranışsal ve çevresel tepki farklılıklarından yararlanarak yüzde 90 başarı elde ettik. Bu önemliydi, ancak sadece cinsiyet belirleme yeterli değildi. Bir de doğacak olan buzağılarımızın, doğum ağırlığının yüksek olması gerekiyordu.  Şu anda buzağılarımızın, doğum ağırlığı 55 kg civarındadır (düve buzağıları da buna dahildir). Bir başka önemli konu suni tohumlamaya son verip, işletmemizde doğal aşım uygulamasına başlamamızdır. Bütün bunlar günlük iş rutini içerisinde çalışırken karşımıza çıktı. Konuyla ilgili bilimsel literatüre - saha uygulamalarına rastlamadık, ve sonuçta kendimize özgü standartlar geliştirmeye başladık. Çalışmalarımızda ezber – taklit bilgi yerine milli bilgi geliştirmenin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anladık” dedi. Verimi ve kaliteyi arttıran uygulamalardan söz eden Prof. Dr. Parlat, “Olaylara holistik bakış açısıyla yaklaşıyoruz. Bu kapsamda buzağıların sütten kesim çağını 6 aya çıkarttık, normalde bu süre sahada 1,5 - 2 aydır. Temeli sağlam atmaya çalışıyoruz. Buzağılarımıza kesinlikle buzağı maması içirmiyoruz. Çünkü, hiçbir ürün anne sütünün yerini dolduramaz. Ayrıca, dişi hayvanlarımızı, 24 aydan önce tohumlamıyoruz, yani damızlıkta kullanmıyoruz. Çünkü, fizyolojik gelişimleri tamamlamaları açısından uygun olan sürenin bu olduğunu çalışmalarımızla gördük. Bunun dışında hayvanımız, gebe kalıp doğum yaptıktan sonra 4 ay geçmeden tekrar çiftleştirmiyoruz. Bu süre doğum yapan düvelerde 5 aya kadar çıkabiliyor. Klasik yerli ve yabancı yayınlarda, ekonomik bir süt sığırcılığı için süt sığırlarından yılda 1 buzağı elde etmenin gerekli olduğu ifade edilir. Halbuki, tesislerimizdeki uygulamalarda bu ilkenin bir karşılığı olmadığını gördük. Mevcut durumda ülkemizdeki süt sığırlarının sürüde kalma laktasyon ortalaması 2,5’e kadar düşmüştür. Amacımız, yaptığımız uygulamalar sonucunda süt sığırlarında sürüde kalma laktasyon ortalamasını 10’a çıkartmaktır. Bunun için uğraşıyoruz.   Bunun dışında, özellikle ineklerde yaptığımız bir başka uygulama da şudur; hayvanları kuruya çıkarttığımız peryotta da yine aynı sağmal dönemdeki yemlememize devam ediyoruz (süt veriyormuş gibi). Bu uygulama hayvanlarımızda her hangi bir doğum anormalliği yaşatmadığı gibi buzağı doğum ağırlığının yüksek olmasına ve doğum sonrası annenin metabolik ve fizyolojik anormallikler yaşamamasına yol açtı” dedi. Yaklaşık son 3 yılda hiç buzağı ölümü yaşamadıklarını ifade eden Prof. Dr. Parlat, “Buzağı ölümleri ülkemiz için büyük ekonomik kayıptır. Ancak, üzerinde fazla durulmayan bir diğer konu da düvelerin doğum güçlüğü, doğuma bağlı düve ölümleri, düve buzağılarının kaliteleri ve düvelerin buzağı kayıplarıdır. İşletmemizde buna yönelik önemli çalışmalar yürütüyoruz. Hayvan refahı arttıkça bu size kaliteli üretim olarak geri dönüyor. Hayvancılıkta beslenme ve refah gerçekten çok önemli şeylerdir. Bu konularda da inovatif çalışmalar planlıyoruz. Biz uygulamalarımızda ampirik bilgiyi küçümsememeyi, ampirik bilgiyi bilimsel temellere oturtmanın çok güzel sonuçlar verdiğini bizzat uygulayarak gördük, çok mutlu olduk. Çalışmalarımızda inter–intra ve poli–multi disipliner çalışmaya çok önem veriyoruz. Hayvancılığın temel şifreleri bizzat çiftlik rutinlerinde gizlidir. Uygulamalı bilimlerde akademisyenin ofisinden sahaya inmesinin toplumsal bir sorumluluk olduğunu düşünüyorum. Günlük olarak, proje - yayın kaygısı taşımadan,  doğrudan uygulama amacıyla çiftlik rutinine odaklandığınızda daha önce atladığınız – göremediğiniz pek çok harika detayın yavaş yavaş su yüzüne çıkmaya başladığını görebiliyorsunuz, bu çok önemli” dedi.   SELÇUK ÜNİVERSİTESİ VE KOP İŞ BİRLİĞİYLE EĞİTİM VERİLECEK    Selçuk Üniversitesi ve KOP Kalkınma İdaresi Başkanlığı iş birliğiyle üreticilere eğitim verileceğini ifade eden Prof. Dr. Parlat, “Çalışmalarımız devam ediyor. Bundan sonraki süreçte bölge üreticilerine özellikle ekonomik yönden güç durumda olan küçük işletmelere katkı sağlamayı hedefliyoruz. Onlara yönelik olarak,  kendi karma yemlerini nasıl yapmaları gerektiğini uygulamalı olarak göstereceğiz. Eğitimlerde yüzde 30 ucuz ve kaliteli yem nasıl üretilir? Hayvanlar nasıl beslenir? Sürdürülebilirlik nasıl sağlanır? Eğitimlerimizde tüm bu soruların cevaplarını anlatmaya ve öğretmeye çalışacağız. Hem biz sahaya çıkacağız hem onlar merkezimize eğitime gelecekler. Üreticilere; teorik ve pratik olarak eğitimler vereceğiz. Tesislerimizde elde ettiğimiz sonuçları üreticilerimize aktararak bölgesel ve ülkesel ölçekte katkı sağlamayı düşünüyoruz” dedi.  

 Hayata geçirilen uygulamalar üreticiye, Selçuk Üniversitesi ile KOP Kalkınma İdaresi Başkanlığı iş birliğiyle eğitim merkezlerinde ve sahada aktarılacak.


 


Selçuk Üniversitesi – Ziraat Fakültesi - Zootekni Bölümü Prof. Dr. Orhan Düzgüneş Hayvancılık Araştırma ve Uygulama Tesisleri, hem üretim sektörüne hem bilim dünyasına akademik verilerle katkıda bulunacak temel ve uygulamalı çalışmalar yürütüyor.


Selçuk Üniversitesi – Ziraat Fakültesi - Zootekni Bölüm Başkanı Prof. Dr. Sinan Sefa Parlat yaptığı açıklamada, hayvan yetiştiriciliğinde verim ve kaliteyi artırma noktasında radikal uygulamaları hayata geçirdiklerini belirtti.


Prof. Dr. Parlat, yürütülen projeler ve hayvancılık alanındaki dinamik aksiyonlarla KOP Kalkınma İdaresi Başkanlığı, diğer kamu kuruluşları ve STK’larla iş birliği yaparak üreticilere yönelik nitelikli ve katma değer arttırıcı inovatif çalışmalar yapacaklarını söyledi.


Üniversiteyi, evrensel bilgiye erişme ve yeni bilgilerin üretildiği birimler, olarak ifade eden Prof. Dr. Parlat, öğrencilerin de bu bilgiye sahip olarak mezun olmalarını arzu ettiklerini dile getirdi.


CİNSİYET BELİRLEMEDE YÜZDE 90 BAŞARI SAĞLANDI


 Selçuk Üniversitesi - Ziraat Fakültesi - Zootekni Bölümü Prof. Dr. Orhan Düzgüneş Hayvancılık Araştırma ve Uygulama Tesisleri’nde yaptıkları en önemli uygulamalardan birisinin hayvanlarda cinsiyet denetimini olduğunu belirten Prof. Dr. Parlat, Cinsiyet belirlenmesi süt sığırcılığı işletmemiz için çok önemliydi. Yani, bizim ilk amacımız; süt üretmekti, dolayısıyla dişi buzağılara ihtiyacımız vardı. Onun üzerine mesaimizi bu yönde yoğunlaştırdık. Çalışmalarımızın sonucunda x ve y cinsiyet kromozomlarına sahip spermlerin davranışsal ve çevresel tepki farklılıklarından yararlanarak yüzde 90 başarı elde ettik. Bu önemliydi, ancak sadece cinsiyet belirleme yeterli değildi. Bir de doğacak olan buzağılarımızın, doğum ağırlığının yüksek olması gerekiyordu.  Şu anda buzağılarımızın, doğum ağırlığı 55 kg civarındadır (düve buzağıları da buna dahildir). Bir başka önemli konu suni tohumlamaya son verip, işletmemizde doğal aşım uygulamasına başlamamızdır. Bütün bunlar günlük iş rutini içerisinde çalışırken karşımıza çıktı. Konuyla ilgili bilimsel literatüre - saha uygulamalarına rastlamadık, ve sonuçta kendimize özgü standartlar geliştirmeye başladık. Çalışmalarımızda ezber – taklit bilgi yerine milli bilgi geliştirmenin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anladıkdedi.


Verimi ve kaliteyi arttıran uygulamalardan söz eden Prof. Dr. Parlat, Olaylara holistik bakış açısıyla yaklaşıyoruz. Bu kapsamda buzağıların sütten kesim çağını 6 aya çıkarttık, normalde bu süre sahada 1,5 - 2 aydır. Temeli sağlam atmaya çalışıyoruz. Buzağılarımıza kesinlikle buzağı maması içirmiyoruz. Çünkü, hiçbir ürün anne sütünün yerini dolduramaz. Ayrıca, dişi hayvanlarımızı, 24 aydan önce tohumlamıyoruz, yani damızlıkta kullanmıyoruz. Çünkü, fizyolojik gelişimleri tamamlamaları açısından uygun olan sürenin bu olduğunu çalışmalarımızla gördük. Bunun dışında hayvanımız, gebe kalıp doğum yaptıktan sonra 4 ay geçmeden tekrar çiftleştirmiyoruz. Bu süre doğum yapan düvelerde 5 aya kadar çıkabiliyor. Klasik yerli ve yabancı yayınlarda, ekonomik bir süt sığırcılığı için süt sığırlarından yılda 1 buzağı elde etmenin gerekli olduğu ifade edilir. Halbuki, tesislerimizdeki uygulamalarda bu ilkenin bir karşılığı olmadığını gördük. Mevcut durumda ülkemizdeki süt sığırlarının sürüde kalma laktasyon ortalaması 2,5’e kadar düşmüştür. Amacımız, yaptığımız uygulamalar sonucunda süt sığırlarında sürüde kalma laktasyon ortalamasını 10’a çıkartmaktır. Bunun için uğraşıyoruz.   Bunun dışında, özellikle ineklerde yaptığımız bir başka uygulama da şudur; hayvanları kuruya çıkarttığımız peryotta da yine aynı sağmal dönemdeki yemlememize devam ediyoruz (süt veriyormuş gibi). Bu uygulama hayvanlarımızda her hangi bir doğum anormalliği yaşatmadığı gibi buzağı doğum ağırlığının yüksek olmasına ve doğum sonrası annenin metabolik ve fizyolojik anormallikler yaşamamasına yol açtıdedi.


Yaklaşık son 3 yılda hiç buzağı ölümü yaşamadıklarını ifade eden Prof. Dr. Parlat, “Buzağı ölümleri ülkemiz için büyük ekonomik kayıptır. Ancak, üzerinde fazla durulmayan bir diğer konu da düvelerin doğum güçlüğü, doğuma bağlı düve ölümleri, düve buzağılarının kaliteleri ve düvelerin buzağı kayıplarıdır. İşletmemizde buna yönelik önemli çalışmalar yürütüyoruz. Hayvan refahı arttıkça bu size kaliteli üretim olarak geri dönüyor. Hayvancılıkta beslenme ve refah gerçekten çok önemli şeylerdir. Bu konularda da inovatif çalışmalar planlıyoruz. Biz uygulamalarımızda ampirik bilgiyi küçümsememeyi, ampirik bilgiyi bilimsel temellere oturtmanın çok güzel sonuçlar verdiğini bizzat uygulayarak gördük, çok mutlu olduk. Çalışmalarımızda inter–intra ve poli–multi disipliner çalışmaya çok önem veriyoruz. Hayvancılığın temel şifreleri bizzat çiftlik rutinlerinde gizlidir. Uygulamalı bilimlerde akademisyenin ofisinden sahaya inmesinin toplumsal bir sorumluluk olduğunu düşünüyorum. Günlük olarak, proje - yayın kaygısı taşımadan,  doğrudan uygulama amacıyla çiftlik rutinine odaklandığınızda daha önce atladığınız – göremediğiniz pek çok harika detayın yavaş yavaş su yüzüne çıkmaya başladığını görebiliyorsunuz, bu çok önemlidedi.


  SELÇUK ÜNİVERSİTESİ VE KOP İŞ BİRLİĞİYLE EĞİTİM VERİLECEK


 


 Selçuk Üniversitesi ve KOP Kalkınma İdaresi Başkanlığı iş birliğiyle üreticilere eğitim verileceğini ifade eden Prof. Dr. Parlat, “Çalışmalarımız devam ediyor. Bundan sonraki süreçte bölge üreticilerine özellikle ekonomik yönden güç durumda olan küçük işletmelere katkı sağlamayı hedefliyoruz. Onlara yönelik olarak,  kendi karma yemlerini nasıl yapmaları gerektiğini uygulamalı olarak göstereceğiz. Eğitimlerde yüzde 30 ucuz ve kaliteli yem nasıl üretilir? Hayvanlar nasıl beslenir? Sürdürülebilirlik nasıl sağlanır? Eğitimlerimizde tüm bu soruların cevaplarını anlatmaya ve öğretmeye çalışacağız. Hem biz sahaya çıkacağız hem onlar merkezimize eğitime gelecekler. Üreticilere; teorik ve pratik olarak eğitimler vereceğiz. Tesislerimizde elde ettiğimiz sonuçları üreticilerimize aktararak bölgesel ve ülkesel ölçekte katkı sağlamayı düşünüyoruz” dedi.


 


Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ipekyoluhaber.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
( (