( (

FED, Parasal Genişlemede İkinci Şok Dalgası Mı Yaratacak?

Ekonomi 21.05.2014 - 00:00, Güncelleme: 21.03.2023 - 03:22
 

FED, Parasal Genişlemede İkinci Şok Dalgası Mı Yaratacak?

Geçen yıl bugün Amerikan Merkez Bankası’nın (FED) parasal genişlemede kısıntıya gideceğini açıklaması küresel piyasalarda, özellikle gelişmekte olan ekonomilerde şok etkisi yaratmıştı. ALB Menkul Değerler Araştırma Müdürü Yeliz Karabulut, FED’in gelişmekte olan piyasalarda ikinci bir şok dalgası etkisi yaratacak bir hamle yapabileceğini söyledi. Karabulut’un değerlendirmeleri şu şekilde;   “FED’in geçtiğimiz sene 22 Mayıs tarihinde devrim gibi açıklamaları tüm finans piyasalarını sarsmıştı, borsalarda sert düşüş görülürken özellikle gelişmekte olan para birimlerinde ise sert satış baskısı görülmüştü. Gelişmekte olan ülkeler defalarca para birimlerini savunmak zorunda kalmış ve faiz artırmışlardır. Geçtiğimiz yıl bomba etkisi yapan niceliksel gevşemenin miktarının azaltılması Aralık 2013’te başladı, Eylül 2014 yılında ise tamamıyla sonlandırılması planlanıyor.   Gelişmekte olan ülke para birimleri ise mayıs 2013 ten başlayarak tapering’i fiyatlamaya başlamış, fiyatlama süreci şubat ayına kadar sürmüştü. Bunda en temel etken parasal genişleme ile sıcak paraya doymuş gelişmekte olan ülkelerden para çıkışıdır. Şubat 2014’ten 15 Mayıs 2014 e kadar ise gelişmekte olan para birimleri tekrar değer kazanırken, USD diğer para birimleri karşısında değer kaybetmişti. Bu sürede özellikle 22 Mayıs’tan bu yana Fed başkanı ve Fed üyelerinin ağzından çıkacağı her kelime önem kazanmış piyasa oyuncuları tarafından sıkı takip edilir olmuştu. Aralık sonu itibariyle her şeyin netlik kazanması ile birlikte Fed üyelerinin konuşmaları arka planda kalmış belirlilik ortamının oluşması ile birlikte önümüzü bir nebze görebiliyor olmuştuk.   Fakat aslında yeni bir fiyatlama öncesi bu durum fırtına öncesi sessizlik olabilir. Biraz önce dediğim gibi 15 Mayıs 2014’e kadar yıl başından bu yana görülen rahatlık aslında kendine pek göstermese de 15 Mayıs itibariyla bozuldu; çünkü FED’in enflasyon hedefine ulaşması ile birlikte gelişmekte olan para birimlerinde yeniden fiyatlamalar başladı. Bu sefer ABD’nin faiz artırımının ön planda olacağı bir fiyatlama olması beklenebilir.”  1 yıl öncesinin benzeri mi yaşanacak?   Yeliz Karabulut, konuyla ilgili yaptığı değerlendirmede, “Brezilya 2013 yılı başında iki kez faiz artırımı yaparken, yurtiçindeki olumlu gelişmelerin etkisi ile birlikte iki kez faiz indirimi yaptık, sonrasındaki gelişmeler ise TL’nin sert değer kaybına neden oldu. 2014 başında ise Brezilya tekrar üç kez faiz artırımı yaparak faiz oranını yüzde 11’e yükseltirken bizde gösterge faizin son birkaç aydır gerilemesi ve Merkez’in sert faiz adımı ile birlikte TL’nin USD ve Euro karşısında değer kazanması ile birlikte faiz indirimi yapılabileceği tartışmaları ortaya çıkmıştır. Sanki bu durum bana geçtiğimiz sene yaşadığımız kaos ortamının bu sefer önceki kadar ani olmasa da geldiğini göstermekte. Bu nedenle kur artışının Haziran ayına doğru hızlanması halinde teknik olarak 2.10’un üzerinde faiz indirimine gidemeyeceği hatta 2.1750’nin aşılması halinde ise tekrar faiz artırımına gidebileceğini düşünmekteyim. Çünkü bu sefer tapering değil ama ABD faizlerinin artırılması fiyatlanmaya başlayabilir. Bunun en büyük delili ise 15 Mayıs tarihinde açıklanan ABD enflasyon sonrasındaki fiyatlama adımıdır. Bu açıdan önemli olan merkez bankasının faiz indiriminden ziyade B, C, D planlarının olmasıdır” şeklinde konuştu.  

Geçen yıl bugün Amerikan Merkez Bankası’nın (FED) parasal genişlemede kısıntıya gideceğini açıklaması küresel piyasalarda, özellikle gelişmekte olan ekonomilerde şok etkisi yaratmıştı. ALB Menkul Değerler Araştırma Müdürü Yeliz Karabulut, FED’in gelişmekte olan piyasalarda ikinci bir şok dalgası etkisi yaratacak bir hamle yapabileceğini söyledi. Karabulut’un değerlendirmeleri şu şekilde;


 


“FED’in geçtiğimiz sene 22 Mayıs tarihinde devrim gibi açıklamaları tüm finans piyasalarını sarsmıştı, borsalarda sert düşüş görülürken özellikle gelişmekte olan para birimlerinde ise sert satış baskısı görülmüştü. Gelişmekte olan ülkeler defalarca para birimlerini savunmak zorunda kalmış ve faiz artırmışlardır. Geçtiğimiz yıl bomba etkisi yapan niceliksel gevşemenin miktarının azaltılması Aralık 2013’te başladı, Eylül 2014 yılında ise tamamıyla sonlandırılması planlanıyor.


 


Gelişmekte olan ülke para birimleri ise mayıs 2013 ten başlayarak tapering’i fiyatlamaya başlamış, fiyatlama süreci şubat ayına kadar sürmüştü. Bunda en temel etken parasal genişleme ile sıcak paraya doymuş gelişmekte olan ülkelerden para çıkışıdır. Şubat 2014’ten 15 Mayıs 2014 e kadar ise gelişmekte olan para birimleri tekrar değer kazanırken, USD diğer para birimleri karşısında değer kaybetmişti. Bu sürede özellikle 22 Mayıs’tan bu yana Fed başkanı ve Fed üyelerinin ağzından çıkacağı her kelime önem kazanmış piyasa oyuncuları tarafından sıkı takip edilir olmuştu. Aralık sonu itibariyle her şeyin netlik kazanması ile birlikte Fed üyelerinin konuşmaları arka planda kalmış belirlilik ortamının oluşması ile birlikte önümüzü bir nebze görebiliyor olmuştuk.


 


Fakat aslında yeni bir fiyatlama öncesi bu durum fırtına öncesi sessizlik olabilir. Biraz önce dediğim gibi 15 Mayıs 2014’e kadar yıl başından bu yana görülen rahatlık aslında kendine pek göstermese de 15 Mayıs itibariyla bozuldu; çünkü FED’in enflasyon hedefine ulaşması ile birlikte gelişmekte olan para birimlerinde yeniden fiyatlamalar başladı. Bu sefer ABD’nin faiz artırımının ön planda olacağı bir fiyatlama olması beklenebilir.” 


1 yıl öncesinin benzeri mi yaşanacak?


 


Yeliz Karabulut, konuyla ilgili yaptığı değerlendirmede, “Brezilya 2013 yılı başında iki kez faiz artırımı yaparken, yurtiçindeki olumlu gelişmelerin etkisi ile birlikte iki kez faiz indirimi yaptık, sonrasındaki gelişmeler ise TL’nin sert değer kaybına neden oldu. 2014 başında ise Brezilya tekrar üç kez faiz artırımı yaparak faiz oranını yüzde 11’e yükseltirken bizde gösterge faizin son birkaç aydır gerilemesi ve Merkez’in sert faiz adımı ile birlikte TL’nin USD ve Euro karşısında değer kazanması ile birlikte faiz indirimi yapılabileceği tartışmaları ortaya çıkmıştır. Sanki bu durum bana geçtiğimiz sene yaşadığımız kaos ortamının bu sefer önceki kadar ani olmasa da geldiğini göstermekte. Bu nedenle kur artışının Haziran ayına doğru hızlanması halinde teknik olarak 2.10’un üzerinde faiz indirimine gidemeyeceği hatta 2.1750’nin aşılması halinde ise tekrar faiz artırımına gidebileceğini düşünmekteyim. Çünkü bu sefer tapering değil ama ABD faizlerinin artırılması fiyatlanmaya başlayabilir. Bunun en büyük delili ise 15 Mayıs tarihinde açıklanan ABD enflasyon sonrasındaki fiyatlama adımıdır. Bu açıdan önemli olan merkez bankasının faiz indiriminden ziyade B, C, D planlarının olmasıdır” şeklinde konuştu.


 


Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ipekyoluhaber.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
( (