( (

Demans Hastalarında ''Lady Dıana'' Etkisi

Sağlık 29.01.2020 - 10:55, Güncelleme: 21.03.2023 - 03:23
 

Demans Hastalarında ''Lady Dıana'' Etkisi

Uzmanlar demans hastalığıyla başa çıkma konusunda iletişimin birincil unsur olduğunu söylüyor ve ‘’Diana Etkisi’’ adı verilen yaklaşımı örnek gösteriyor. Alman Alzheimer Akademi ve Türk Alzheimer Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Mefküre Ülker, demans hastalarının bakımını üstlenen kişilere büyük görev düştüğünü, iletişimde dikkat edilmesi gereken hususları ve ‘’Diana Etkisi’’ olarak adlandırılan yaklaşımın etkilerini anlattı.
Demans hastaları ile ilgilenen kişilerin Lady Diana’nın yaklaşımından çok şey öğreneceğini ifade eden Ülker, hasta ve engellilerle bir araya geldiğindeki başı hafifçe öne eğilmiş, gözleri karşıdaki kişiye odaklı, vücut dili ile de ifade ettiği sevgi dolu yaklaşımını gösteren fotoğrafların hafızalardan silinmediğini ve ona ölümünden sonra gönüllerin kraliçesi unvanını kazandırdığını hatırlattı.   Demansla başa çıkmanın yolları   Dünyada çok sayıda psikoloğun Diana etkisinden bahsettiğini ve Alman Yaşlı Yardım Kurulu Mütevelli Heyeti’nin “Demansla Yaşamak İçin Kalite Standartları El Kitabı”nda bu fenomeni ele aldığını söyleyen Ülker, bu yaklaşımın nasıl çalıştığı ile ilgili şu bilgileri verdi:   ‘’Demans hastalığında göz teması kurmak çok önemli. Karşınızdaki oturuyor veya sizden boy olarak küçükse çömelin veya oturun; mümkünse aynı göz seviyesine gelin. Kişiye ismi ile hitap edin ve selamlaşırken tokalaşın. Bu arada karşınızdaki kişinin sizinle iletişim kurmak isteyip istemediğine dikkat edin. Sözsüz iletişim ile değerlendirmeye çalışın, sizi gördüğüne seviniyor mu veya karşılaşmadan pek hoşnut değil mi ona göre davranın. Karşınızdakini dinleyin; bu size çok kolay gelebilir ancak çok pratik ve konsantrasyon gerektiren bir durumdur. Doğru dinleme esnasında başınızı hafifçe sallayabilir ya da “Ya, evet, hım” gibi küçük nüanslar ile onu duyduğunuzu onaylayabilir, algıladığınızı belli edebilirsiniz. Aktif dinleme, karşıdaki kişiyi konuşmaya teşvik etmek için soru sormayla gerçekleşir. Aktif dinlemeyi canlı tutabilmek için demans hastası kişinin ifade ettiği söz veya kelimelerin kendi sözleriyle tekrarlanması gereklidir. Örneğin hasta kişi her şeye ‘’Acıyor” diye şikayet ettiğinde cevap olarak ”Yani tüm vücudunuzda ağrı var” diyebiliriz. Böylece hasta söylediklerini başka bir bakış açısıyla duyma fırsatını yakalar ve yorum yapabilir, düzeltebilir veya onaylayabilir.’’   “Konuşmalarınızı akılcı ve ihtiyatlı bir şekilde yapın”   Ülker, hastanın demansın ilerleyen aşamasında olduğunda ise farklı tepkiler verebileceğini hatırlatarak, “Demans hastalığının ileri döneminde hasta, muhtemelen el sıkışma yöntemi ile teması hmeyecektir. Bunun yerine, temas kurmak için üst koluna veya omzuna samimi bir şekilde dokunun” uyarısında bulundu ve yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:   ‘’Karşılıklı konuşmanın gidişatını hasta kişinin ruh haline uyum sağlayarak, yüz ifadelerini veya jestlerini takip ederek, onu yansıtarak destekleyebilirsiniz.   Özellikle şaşkın olan hastaların ruh halini anlamaya çalışın. Fakat bunu üç “N” sorularını kullanarak değil, yani “Neden, niçin, nasıl” değil, açık ve basit sorarak yapın. Aksi halde bu durum demans hastalarının kafasının karışmasına sebep olacaktır. Empati kurmaya çalışın, takdir gösterin, olumlu bir tutum sergileyin…’’   Ülker son olarak hastanın uzun ömür yaşamış onurlu bir hayatı olduğunu unutmamak gerektiğini ve bu durumun hangi şartta olursa olsun korunmasının bakan kişinin elinde olduğuna dikkat çekti.
Uzmanlar demans hastalığıyla başa çıkma konusunda iletişimin birincil unsur olduğunu söylüyor ve ‘’Diana Etkisi’’ adı verilen yaklaşımı örnek gösteriyor. Alman Alzheimer Akademi ve Türk Alzheimer Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Mefküre Ülker, demans hastalarının bakımını üstlenen kişilere büyük görev düştüğünü, iletişimde dikkat edilmesi gereken hususları ve ‘’Diana Etkisi’’ olarak adlandırılan yaklaşımın etkilerini anlattı.

Demans hastaları ile ilgilenen kişilerin Lady Diana’nın yaklaşımından çok şey öğreneceğini ifade eden Ülker, hasta ve engellilerle bir araya geldiğindeki başı hafifçe öne eğilmiş, gözleri karşıdaki kişiye odaklı, vücut dili ile de ifade ettiği sevgi dolu yaklaşımını gösteren fotoğrafların hafızalardan silinmediğini ve ona ölümünden sonra gönüllerin kraliçesi unvanını kazandırdığını hatırlattı.

 

Demansla başa çıkmanın yolları

 

Dünyada çok sayıda psikoloğun Diana etkisinden bahsettiğini ve Alman Yaşlı Yardım Kurulu Mütevelli Heyeti’nin “Demansla Yaşamak İçin Kalite Standartları El Kitabı”nda bu fenomeni ele aldığını söyleyen Ülker, bu yaklaşımın nasıl çalıştığı ile ilgili şu bilgileri verdi:

 

‘’Demans hastalığında göz teması kurmak çok önemli. Karşınızdaki oturuyor veya sizden boy olarak küçükse çömelin veya oturun; mümkünse aynı göz seviyesine gelin. Kişiye ismi ile hitap edin ve selamlaşırken tokalaşın. Bu arada karşınızdaki kişinin sizinle iletişim kurmak isteyip istemediğine dikkat edin. Sözsüz iletişim ile değerlendirmeye çalışın, sizi gördüğüne seviniyor mu veya karşılaşmadan pek hoşnut değil mi ona göre davranın. Karşınızdakini dinleyin; bu size çok kolay gelebilir ancak çok pratik ve konsantrasyon gerektiren bir durumdur. Doğru dinleme esnasında başınızı hafifçe sallayabilir ya da “Ya, evet, hım” gibi küçük nüanslar ile onu duyduğunuzu onaylayabilir, algıladığınızı belli edebilirsiniz. Aktif dinleme, karşıdaki kişiyi konuşmaya teşvik etmek için soru sormayla gerçekleşir. Aktif dinlemeyi canlı tutabilmek için demans hastası kişinin ifade ettiği söz veya kelimelerin kendi sözleriyle tekrarlanması gereklidir. Örneğin hasta kişi her şeye ‘’Acıyor” diye şikayet ettiğinde cevap olarak ”Yani tüm vücudunuzda ağrı var” diyebiliriz. Böylece hasta söylediklerini başka bir bakış açısıyla duyma fırsatını yakalar ve yorum yapabilir, düzeltebilir veya onaylayabilir.’’

 

“Konuşmalarınızı akılcı ve ihtiyatlı bir şekilde yapın”

 

Ülker, hastanın demansın ilerleyen aşamasında olduğunda ise farklı tepkiler verebileceğini hatırlatarak, “Demans hastalığının ileri döneminde hasta, muhtemelen el sıkışma yöntemi ile teması hmeyecektir. Bunun yerine, temas kurmak için üst koluna veya omzuna samimi bir şekilde dokunun” uyarısında bulundu ve yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:

 

‘’Karşılıklı konuşmanın gidişatını hasta kişinin ruh haline uyum sağlayarak, yüz ifadelerini veya jestlerini takip ederek, onu yansıtarak destekleyebilirsiniz.

 

Özellikle şaşkın olan hastaların ruh halini anlamaya çalışın. Fakat bunu üç “N” sorularını kullanarak değil, yani “Neden, niçin, nasıl” değil, açık ve basit sorarak yapın. Aksi halde bu durum demans hastalarının kafasının karışmasına sebep olacaktır. Empati kurmaya çalışın, takdir gösterin, olumlu bir tutum sergileyin…’’

 

Ülker son olarak hastanın uzun ömür yaşamış onurlu bir hayatı olduğunu unutmamak gerektiğini ve bu durumun hangi şartta olursa olsun korunmasının bakan kişinin elinde olduğuna dikkat çekti.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ipekyoluhaber.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
( (