( (

Davutoğlu ve Üç Arkadaşı İhraç Süreci Tamamlanmadan AK Parti’den İstifa Etti

Siyaset 13.09.2019 - 12:38, Güncelleme: 21.03.2023 - 03:23
 

Davutoğlu ve Üç Arkadaşı İhraç Süreci Tamamlanmadan AK Parti’den İstifa Etti

AK Parti’den ihracı istenen ve dün ekibiyle toplantı yaparak tebligata ilişkin izlenecek yolu belirleyen Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu bir basın açıklaması yaparak AK Parti’den istifa etti. Ankara’daki çalışma ofisinde açıklama yapan Davutoğlu ile birlikte ihraç istemiyle Merkez Disiplin Kurulu’na sevk edilen eski milletvekilleri Selçuk Özdağ, Ayhan Sefer Üstün ve Abdullah Başcı da istifa etti.
İşte Ahmet Davutoğlu’nun açıklaması;   “İHRAÇ TALEBİYLE HUZURUNUZA GELECEĞİMİZİ TAHAYYÜL BİLE EDEMEZDİK…” “Geçmişte ilim adamı, başdanışman, bakan, genel başkan ve başbakan olarak,  arkadaşlarım, Genel başkan yardımcıları, milletvekilleri ve il başkanları olarak birçok farklı vasıf ve vesile ile huzurunuza çıktık. Bu vesilelerin hepsinde tarih nehrinin akışına yön veren bir milletin fertleri olarak onurla ve vakarla hitap ettik; düşüncelerimizi açık ve samimi bir şekilde ifade ettik. Bir gün, hayatımıza anlam katan değerlerin bir siyasi yapı şeklinde tarihe yansıması olarak gördüğümüz ve başarısı için emeğimiz, ve bütün varlığımızı ortaya koyduğumuz partimizden ihraç talebi ile huzurunuza geleceğimizi tahayyül bile edemezdik. Ancak bunu yaşamak da kaderde varmış. Bizleri derinden etkileyen bu şartlar altında başta AK Parti’ye gönül veren milyonlarla olmak üzere aziz milletimizin bütün fertleriyle bugün de her zaman olduğu gibi samimi bir şekilde hasbıhal etmek ve düşüncelerimizi paylaşmak istiyoruz.” “ADALETTEN KALKINMAYA HER ALANDA SORUNLAR BAŞ GÖSTERMEYE BAŞLADI” “AK Parti geçtiğimiz ay 18. yaşını doldurdu. Kuruluşundan itibaren AK Parti, milletimizin yüzyıllık özleminin tezahürü olan söylem ve politikalarıyla ülkemize büyük hizmetlerde bulundu. Yakın zamana kadar, önemli başarılara imza atan AK Parti’nin tılsımı ortak akla, istişareye, demokratik değerlere ve ahlaki tutarlılığa verdiği önemden kaynaklanıyordu. Bu hareketi yaşatan ve büyüten en temel etken milletin umuduna kaynak ve duasına layık olmasıydı.  AK Parti’nin siyaset anlayışı en güçlü ifadesini 3Y formülü ile bulmuştu: Yasaklara, yolsuzluklara ve yoksulluğa karşı mücadele. Yasaklara karşı mücadele AK Parti’nin özgürlükçü felsefesini, yolsuzluklara karşı mücadele siyasi ahlak özünü, yoksulluğa karşı mücadele insan onuruna yaraşır bir hayat standardı özlemini yansıtıyordu.AK Parti bu anlayışla milletimize ve ülkemize büyük hizmetler yaptı. Milletimiz de on yıllar boyunca özlemini duyduğu kadroların başarısı için desteğini esirgemedi. Ancak son yıllarda, AK Parti milletimizin gönlünde taht kurmasına vesile olan değer, söylem ve politikalardan uzaklaştı. Adaletten kalkınmaya her alanda sorunlar baş göstermeye başladı. AK Parti yönetiminin öncelikleri, söylemleri ve politikaları değişti.” “TABANIMIZ GİTTİĞİMİZ HER YERDE BİZİ DE SORGULADI” “Demokratik siyasetin temelinde farklılıkların ifade edilmesi bulunmaktadır. Siyasi partiler de ancak içlerinde üretken bir fikir alış verişine imkan tanıdıkları ölçüde demokratik zenginliklerini koruyabilirler. Bu zenginliğin korunamadığı durumlarda partiler düşünce üretebilme kabiliyetlerini ve iç dinamizmlerini kaybederler. Bu düşünceyle, Genel Başkanlığı bıraktığımız günden itibaren AK Parti’de ve ülke yönetiminde gözlemlediğimiz aksaklıkları, yanlışları yapıcı eleştiri ve önerilerimizle birlikte sözlü ve yazılı olarak en yetkili makamlarla paylaştık. Bu önerilerimiz hiçbir şekilde dikkate alınmamasına rağmen üç yıl boyunca kamuoyuna dönük açıklamada bulunmadık. Dava hassasiyetimiz gereği birliğimize zarar vermemeye, gönül kırmamaya ve şahsi hukukumuzu korumaya özen gösterdik. Peki, niye 22 Nisan’dan itibaren konuşmaya ve geniş muhasebe çağrısıyla yapıcı eleştiri ve çözüm önerilerimizi daha yüksek sesle dile getirmeye başladık? 31 Mart seçimlerinde AK Parti hem ittifak yaptığı partiye hem de rekabet ettiği diğer partilere oy kaybetmişti. Tabanımız yoğun bir karamsarlık içindeydi. Önümüzde kapsamlı bir muhasebe ve yeniden yapılanmaya imkân tanıyacak dört yıllık seçimsiz bir dönem vardı. Ayrıca, daha önce ilettiğimiz eleştirilerden ve önerilerden habersiz olan tabanımız her gittiğimiz yerde bizi de sorguluyordu. Dolayısıyla daha önce zikrettiğimiz hususların bu kez kamuoyu bilgisi dahilinde zikredilmesinin açık ve şeffaf bir muhasebeye ve yenilenmeye zemin oluşturacağını düşündük.” “BEDEL ÖDEME İLE TEHDİT EDİLDİK” “Biz, 22 Nisan’da kamuoyuyla paylaştığımız görüşlerimiz ve ardından çeşitli illerde yaptığımız konuşmalar aracılığıyla, kuruluş ilkelerinden ve siyasi misyonundan uzaklaşan mevcut AK Parti yönetimini muhasebe yapmaya davet etmeyi amaçlıyorduk. Niyetimiz ve hedefimiz ihtilaf çıkarmak, bölmek ve zayıflatmak değil; parti kadrolarımızda ve tabanımızda görülen rahatsızlığa tercüman olarak partimizin kurucu ilkeler çerçevesinde yenilenmesinin imkanlarını ortaya koymaktı. Milletimizde gözlemlediğimiz karamsarlığı ve umutsuzluğu dağıtmayı ve işlerin toparlanabileceğini göstermeyi hedefliyorduk. Ne tespit ve eleştirilerimize yanlış ya da yalan denildi ne çağrılarımıza kulak verildi. Konuşmalarımızda, açıklamalarımızda ve ifadelerimizde hiçbir hakaret, ima, tahkir ve tehdidin olmadığı görülecektir. Genel başkanlığı bıraktığımız gün dile getirdiğimiz ahdimize hep sadık kaldık. Bu ahdin muhataplarının da aynı olgunluk ve ahlakla davranmalarını bekledik.   Sözlerimiz açık, tespitlerimiz net, tavsiyelerimiz samimiydi. Konuşmalarımızda ‘partimiz’, ‘Sayın Cumhurbaşkanımız’, ‘ülkemizin geleceği’, ‘davamız’ dememize rağmen ‘ihanet’, ‘bölücülük’, ‘fitne’ ve ‘proje’ gibi ithamlara maruz bırakıldık ve bedel ödeme ile tehdit edildik.” “SAMİMİ İNSANLARIN İSİMLERİ VİDEO KLİPLERİNDE DEĞİL MİLLETİN GÖNLÜNDE YAŞAR” Daha da trajikomik olanı ise, bizim adlarımızı unutturabileceklerini zannederek, 2014-2016 arasını tarihten silmeye kalktılar. Oysa bilmiyorlardı ki, samimi insanların isimleri video kliplerinde değil milletin gönlünde yaşar. Takınılan bu vefasız ve nobran tavır bizim için önemli değildi. Ancak, bizi unutturabilmek için iki çetin seçim sürecinin ve yoğun bir terörle mücadelenin yaşandığı bu dönemde mahalle başkanından genel merkezdeki yetkililerine kadar genç, yaşlı, kadın, erkek, köylü, kentli, zengin, fakir, doğulu, batılı, kuzeyli güneyli milyonlarca cefakar AK parti mensubunun ve vatan evladının emeklerini de yok sayarak büyük bir kul hakkına girdiler. Ancak tarih bilincine ve birikimine sahip olmayan bütün topluluklar gibi unuttukları bir gerçek vardı: Tarih kendisini unutturmak isteyenleri çarklarında öğütür. Söylediklerimize yanlış diyemeyenler öfke ile bize yönelik ihraç sürecini başlattılar. Merakla bu ihraç sürecinin gerekçelerini bekledik. Merkez disiplin kurulunun tebligatları bize ulaştığında bir kez daha derin bir hüzün ve utanç duygusu yaşadık. Bir siyasi parti için en ağır kararlardan birini içeren bu metin hiçbir somut gerekçeye dayanmıyor dahası birçok tutarsızlık, gerçek dışı ifadeler barındırıyordu ve son derece özensiz hazırlanmıştı. Bize iletilen gerekçeler, AK Parti yönetiminin yaşanan gerçeklikten ve temel ilkelerden koptuğunu, sağlıklı bir muhakeme ve delillendirme sürecini bile yürütmekten aciz olduğunu açık bir şekilde ortaya koymaktadır. “AK PARTİ YÖNETİMİ 18 YIL ÖNCE KURULAN AK PARTİ’Yİ TASFİYE ETMİŞTİR” AK Parti 14 Ağustos 2001’de kurucu Genel Başkan Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın şu cümleleriyle siyasi hayatına başlamıştı: “Bugün Türk siyaset hayatına lider oligarşisinin çöktüğü gün olarak tekelci bir anlayışa dayanan liderlik anlayışının yerine kolektif aklın temsilcisi olan bir anlayışın yerleştiği gün olarak geçecek. Bugün, Türk siyaset tarihine parti içi demokrasi geleneğinin yalnızca bir kuru temenni olarak değil, aynı zamanda da bir zihniyet değişikliği ve zorlayıcı tüzük kuralları olarak egemen olduğu gün olarak geçecek. Bugün, Türk  sorgulamasına ve denetimine açık yepyeni bir siyasal örgütlenme modelinin kurulduğu gün olarak geçecek.” AK Parti 18 yıl önce kurulduğunda Türk siyasi hayatına ortak akıl, parti-içi demokrasi, güçlü kurumsal yapı ve şeffaflık konularındaki hassasiyetiyle geçmeyi vadetmişti. Maalesef 2 Eylül 2019, AK Parti’nin kuruluş iddialarından, değerlerinden ve ilkelerinden vazgeçtiğini ilan ettiği bir gün olarak tarihe geçti. İki genel seçimi yönetmiş Genel Başkanını, genel başkan yardımcılarını, milletvekillerini ve 15 Temmuz gecesinin direnişine öncülük etmiş il başkanlarını ihraç talebiyle disipline sevk etmek, demokratik tecrübelerimizle de siyasi geleneklerimizle de AK Parti’nin kuruluş ilkeleriyle de örtüşmeyen çok vahim bir karardır. AK Parti’nin kuruluş gerekçelerine uygun bir yapı ve siyasete kavuşması için yaptığımız eleştiri ve önerileri dikkate almak yerine ihraç kararına gerekçe kılan mevcut yönetim, millet vicdanında ve tarih önünde aldığı bu kararın hesabını mutlaka verecektir. İhraç edilmek istenen şahıslar değil, AK Parti’yi özgün bir siyasi yapı kılan değerler ve yıllarca o değerler için ter döken kitlelerin ortak vicdanıdır. Bugün bu ihraçlarla parti içi eleştirilerden kurtulacağını zannedenler, aslında bu ortak vicdandan kopuşun derin sancılarını zamanla daha yakından ve daha derinden hissedeceklerdir. AK Parti bizleri ihraç etme sürecini başlatarak, aslında, kuruluş ilkelerini, kuruluş gerekçesini, dayandığı siyasi-toplumsal merkezi tasfiye etmiştir. Mevcut AK Parti yönetimi, aldığı kararla, 18 yıl önce kurulan AK Parti’yi tasfiye etmiştir.”
AK Parti’den ihracı istenen ve dün ekibiyle toplantı yaparak tebligata ilişkin izlenecek yolu belirleyen Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu bir basın açıklaması yaparak AK Parti’den istifa etti. Ankara’daki çalışma ofisinde açıklama yapan Davutoğlu ile birlikte ihraç istemiyle Merkez Disiplin Kurulu’na sevk edilen eski milletvekilleri Selçuk Özdağ, Ayhan Sefer Üstün ve Abdullah Başcı da istifa etti.

İşte Ahmet Davutoğlu’nun açıklaması;

 

“İHRAÇ TALEBİYLE HUZURUNUZA GELECEĞİMİZİ TAHAYYÜL BİLE EDEMEZDİK…”

“Geçmişte ilim adamı, başdanışman, bakan, genel başkan ve başbakan olarak,  arkadaşlarım, Genel başkan yardımcıları, milletvekilleri ve il başkanları olarak birçok farklı vasıf ve vesile ile huzurunuza çıktık. Bu vesilelerin hepsinde tarih nehrinin akışına yön veren bir milletin fertleri olarak onurla ve vakarla hitap ettik; düşüncelerimizi açık ve samimi bir şekilde ifade ettik. Bir gün, hayatımıza anlam katan değerlerin bir siyasi yapı şeklinde tarihe yansıması olarak gördüğümüz ve başarısı için emeğimiz, ve bütün varlığımızı ortaya koyduğumuz partimizden ihraç talebi ile huzurunuza geleceğimizi tahayyül bile edemezdik. Ancak bunu yaşamak da kaderde varmış. Bizleri derinden etkileyen bu şartlar altında başta AK Parti’ye gönül veren milyonlarla olmak üzere aziz milletimizin bütün fertleriyle bugün de her zaman olduğu gibi samimi bir şekilde hasbıhal etmek ve düşüncelerimizi paylaşmak istiyoruz.”

“ADALETTEN KALKINMAYA HER ALANDA SORUNLAR BAŞ GÖSTERMEYE BAŞLADI”

“AK Parti geçtiğimiz ay 18. yaşını doldurdu. Kuruluşundan itibaren AK Parti, milletimizin yüzyıllık özleminin tezahürü olan söylem ve politikalarıyla ülkemize büyük hizmetlerde bulundu. Yakın zamana kadar, önemli başarılara imza atan AK Parti’nin tılsımı ortak akla, istişareye, demokratik değerlere ve ahlaki tutarlılığa verdiği önemden kaynaklanıyordu. Bu hareketi yaşatan ve büyüten en temel etken milletin umuduna kaynak ve duasına layık olmasıydı.  AK Parti’nin siyaset anlayışı en güçlü ifadesini 3Y formülü ile bulmuştu: Yasaklara, yolsuzluklara ve yoksulluğa karşı mücadele. Yasaklara karşı mücadele AK Parti’nin özgürlükçü felsefesini, yolsuzluklara karşı mücadele siyasi ahlak özünü, yoksulluğa karşı mücadele insan onuruna yaraşır bir hayat standardı özlemini yansıtıyordu.AK Parti bu anlayışla milletimize ve ülkemize büyük hizmetler yaptı. Milletimiz de on yıllar boyunca özlemini duyduğu kadroların başarısı için desteğini esirgemedi. Ancak son yıllarda, AK Parti milletimizin gönlünde taht kurmasına vesile olan değer, söylem ve politikalardan uzaklaştı. Adaletten kalkınmaya her alanda sorunlar baş göstermeye başladı. AK Parti yönetiminin öncelikleri, söylemleri ve politikaları değişti.”

“TABANIMIZ GİTTİĞİMİZ HER YERDE BİZİ DE SORGULADI”

“Demokratik siyasetin temelinde farklılıkların ifade edilmesi bulunmaktadır. Siyasi partiler de ancak içlerinde üretken bir fikir alış verişine imkan tanıdıkları ölçüde demokratik zenginliklerini koruyabilirler. Bu zenginliğin korunamadığı durumlarda partiler düşünce üretebilme kabiliyetlerini ve iç dinamizmlerini kaybederler. Bu düşünceyle, Genel Başkanlığı bıraktığımız günden itibaren AK Parti’de ve ülke yönetiminde gözlemlediğimiz aksaklıkları, yanlışları yapıcı eleştiri ve önerilerimizle birlikte sözlü ve yazılı olarak en yetkili makamlarla paylaştık. Bu önerilerimiz hiçbir şekilde dikkate alınmamasına rağmen üç yıl boyunca kamuoyuna dönük açıklamada bulunmadık. Dava hassasiyetimiz gereği birliğimize zarar vermemeye, gönül kırmamaya ve şahsi hukukumuzu korumaya özen gösterdik. Peki, niye 22 Nisan’dan itibaren konuşmaya ve geniş muhasebe çağrısıyla yapıcı eleştiri ve çözüm önerilerimizi daha yüksek sesle dile getirmeye başladık? 31 Mart seçimlerinde AK Parti hem ittifak yaptığı partiye hem de rekabet ettiği diğer partilere oy kaybetmişti. Tabanımız yoğun bir karamsarlık içindeydi. Önümüzde kapsamlı bir muhasebe ve yeniden yapılanmaya imkân tanıyacak dört yıllık seçimsiz bir dönem vardı. Ayrıca, daha önce ilettiğimiz eleştirilerden ve önerilerden habersiz olan tabanımız her gittiğimiz yerde bizi de sorguluyordu. Dolayısıyla daha önce zikrettiğimiz hususların bu kez kamuoyu bilgisi dahilinde zikredilmesinin açık ve şeffaf bir muhasebeye ve yenilenmeye zemin oluşturacağını düşündük.”

“BEDEL ÖDEME İLE TEHDİT EDİLDİK”

“Biz, 22 Nisan’da kamuoyuyla paylaştığımız görüşlerimiz ve ardından çeşitli illerde yaptığımız konuşmalar aracılığıyla, kuruluş ilkelerinden ve siyasi misyonundan uzaklaşan mevcut AK Parti yönetimini muhasebe yapmaya davet etmeyi amaçlıyorduk. Niyetimiz ve hedefimiz ihtilaf çıkarmak, bölmek ve zayıflatmak değil; parti kadrolarımızda ve tabanımızda görülen rahatsızlığa tercüman olarak partimizin kurucu ilkeler çerçevesinde yenilenmesinin imkanlarını ortaya koymaktı. Milletimizde gözlemlediğimiz karamsarlığı ve umutsuzluğu dağıtmayı ve işlerin toparlanabileceğini göstermeyi hedefliyorduk. Ne tespit ve eleştirilerimize yanlış ya da yalan denildi ne çağrılarımıza kulak verildi. Konuşmalarımızda, açıklamalarımızda ve ifadelerimizde hiçbir hakaret, ima, tahkir ve tehdidin olmadığı görülecektir. Genel başkanlığı bıraktığımız gün dile getirdiğimiz ahdimize hep sadık kaldık. Bu ahdin muhataplarının da aynı olgunluk ve ahlakla davranmalarını bekledik.   Sözlerimiz açık, tespitlerimiz net, tavsiyelerimiz samimiydi. Konuşmalarımızda ‘partimiz’, ‘Sayın Cumhurbaşkanımız’, ‘ülkemizin geleceği’, ‘davamız’ dememize rağmen ‘ihanet’, ‘bölücülük’, ‘fitne’ ve ‘proje’ gibi ithamlara maruz bırakıldık ve bedel ödeme ile tehdit edildik.”

SAMİMİ İNSANLARIN İSİMLERİ VİDEO KLİPLERİNDE DEĞİL MİLLETİN GÖNLÜNDE YAŞAR”

Daha da trajikomik olanı ise, bizim adlarımızı unutturabileceklerini zannederek, 2014-2016 arasını tarihten silmeye kalktılar. Oysa bilmiyorlardı ki, samimi insanların isimleri video kliplerinde değil milletin gönlünde yaşar. Takınılan bu vefasız ve nobran tavır bizim için önemli değildi. Ancak, bizi unutturabilmek için iki çetin seçim sürecinin ve yoğun bir terörle mücadelenin yaşandığı bu dönemde mahalle başkanından genel merkezdeki yetkililerine kadar genç, yaşlı, kadın, erkek, köylü, kentli, zengin, fakir, doğulu, batılı, kuzeyli güneyli milyonlarca cefakar AK parti mensubunun ve vatan evladının emeklerini de yok sayarak büyük bir kul hakkına girdiler. Ancak tarih bilincine ve birikimine sahip olmayan bütün topluluklar gibi unuttukları bir gerçek vardı: Tarih kendisini unutturmak isteyenleri çarklarında öğütür. Söylediklerimize yanlış diyemeyenler öfke ile bize yönelik ihraç sürecini başlattılar. Merakla bu ihraç sürecinin gerekçelerini bekledik. Merkez disiplin kurulunun tebligatları bize ulaştığında bir kez daha derin bir hüzün ve utanç duygusu yaşadık. Bir siyasi parti için en ağır kararlardan birini içeren bu metin hiçbir somut gerekçeye dayanmıyor dahası birçok tutarsızlık, gerçek dışı ifadeler barındırıyordu ve son derece özensiz hazırlanmıştı. Bize iletilen gerekçeler, AK Parti yönetiminin yaşanan gerçeklikten ve temel ilkelerden koptuğunu, sağlıklı bir muhakeme ve delillendirme sürecini bile yürütmekten aciz olduğunu açık bir şekilde ortaya koymaktadır.

“AK PARTİ YÖNETİMİ 18 YIL ÖNCE KURULAN AK PARTİ’Yİ TASFİYE ETMİŞTİR”

AK Parti 14 Ağustos 2001’de kurucu Genel Başkan Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın şu cümleleriyle siyasi hayatına başlamıştı:

“Bugün Türk siyaset hayatına lider oligarşisinin çöktüğü gün olarak tekelci bir anlayışa dayanan liderlik anlayışının yerine kolektif aklın temsilcisi olan bir anlayışın yerleştiği gün olarak geçecek. Bugün, Türk siyaset tarihine parti içi demokrasi geleneğinin yalnızca bir kuru temenni olarak değil, aynı zamanda da bir zihniyet değişikliği ve zorlayıcı tüzük kuralları olarak egemen olduğu gün olarak geçecek. Bugün, Türk  sorgulamasına ve denetimine açık yepyeni bir siyasal örgütlenme modelinin kurulduğu gün olarak geçecek.”

AK Parti 18 yıl önce kurulduğunda Türk siyasi hayatına ortak akıl, parti-içi demokrasi, güçlü kurumsal yapı ve şeffaflık konularındaki hassasiyetiyle geçmeyi vadetmişti. Maalesef 2 Eylül 2019, AK Parti’nin kuruluş iddialarından, değerlerinden ve ilkelerinden vazgeçtiğini ilan ettiği bir gün olarak tarihe geçti. İki genel seçimi yönetmiş Genel Başkanını, genel başkan yardımcılarını, milletvekillerini ve 15 Temmuz gecesinin direnişine öncülük etmiş il başkanlarını ihraç talebiyle disipline sevk etmek, demokratik tecrübelerimizle de siyasi geleneklerimizle de AK Parti’nin kuruluş ilkeleriyle de örtüşmeyen çok vahim bir karardır. AK Parti’nin kuruluş gerekçelerine uygun bir yapı ve siyasete kavuşması için yaptığımız eleştiri ve önerileri dikkate almak yerine ihraç kararına gerekçe kılan mevcut yönetim, millet vicdanında ve tarih önünde aldığı bu kararın hesabını mutlaka verecektir.

İhraç edilmek istenen şahıslar değil, AK Parti’yi özgün bir siyasi yapı kılan değerler ve yıllarca o değerler için ter döken kitlelerin ortak vicdanıdır. Bugün bu ihraçlarla parti içi eleştirilerden kurtulacağını zannedenler, aslında bu ortak vicdandan kopuşun derin sancılarını zamanla daha yakından ve daha derinden hissedeceklerdir. AK Parti bizleri ihraç etme sürecini başlatarak, aslında, kuruluş ilkelerini, kuruluş gerekçesini, dayandığı siyasi-toplumsal merkezi tasfiye etmiştir. Mevcut AK Parti yönetimi, aldığı kararla, 18 yıl önce kurulan AK Parti’yi tasfiye etmiştir.”

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ipekyoluhaber.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
( (