( (

Babacan: “İktidar Ancak Düşman Üreterek Varlığını Sürdürebiliyor”

Siyaset 15.09.2020 - 15:32, Güncelleme: 21.03.2023 - 03:23
 

Babacan: “İktidar Ancak Düşman Üreterek Varlığını Sürdürebiliyor”

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, dün gece katıldığı HaberTürk TV’de Kübra Par’ın sunduğu “Açık ve Net” programında gündemi değerlendirdi:
İktidar düşman üretiyor   İktidar artık ekonomiyi, dış politikayı, bu virüs salgınını yönetemediği için düşmanları işaret ederek ülkeyi yönetmeye çalışıyor. Eğer bir hükûmet varlığını sürdürmek için sürekli düşman üretmek zorundaysa içeride ya da dışarıda bu ülkenin başını mutlaka büyük belalara sokar bir gün.   Biz aslında uluslararası hukuk karşısında Doğu Akdeniz’deki pek çok konuda tamamen haklı durumdayız. Ancak dış politikada yalnızlaştığımız için ve bir şekilde müdahil olan ülkelerin tamamı Türkiye karşısında gruplaştığı için şu anda Türkiye yalnız kalmış durumda. Dış politikada yalnızlıktan tehlikeli bir şey yoktur. Ama büyük resimde dedim ya düşman ihtiyacı var, düşman üretme ihtiyacı var; oradan hareket ettiğinizde aslında iç politikada gayet de işlerine gelen bir tablo var şu anda. ‘Biz de bu düşmanlara karşı haklarımızı koruyoruz’ diye hükümetin şu anda sürdürmeye çalıştığı bir çizgi var.   Hükûmet; Ücretsiz test yapmalı, tedbirlere önce kendisi uymalı, şeffaf olmalı   Koronavirüs ile mücadelede testin çok yaygın olarak ve ücretsiz olarak yapılabilmesi lazım. Testi pozitif çıkanların derhal her türlü şahsi izolasyona ve karantinaya girmeleri lazım. Bu çok önemli ama maalesef gerçekleşmiyor.   Ayrıca hükûmet her ne kadar tedbir açıklıyorsa da tedbirlere kendilerinin uymadıklarını görüyoruz. Öyle ki valilik açıklama yapıyor fakat o yapılan açıklamaya bizzat Sayın Cumhurbaşkanı uymuyor. Yani Giresun’daki görüntüler hepimizin gözü önünde; otobüs önünden miting meydanına insanları toplayıp çay dağıtmalar, şunlar bunlar... Öncelikle karar alanların kendi aldıkları kararlara uyması lazım ki bu işin ciddiyeti konusunda insanlar ikna olsun.   Bir başka husus da veriler konusunda şeffaf olunmaması. Artık bu, hükûmet açısından bir süreç yönetiminden çok, algı yönetimi haline geldi. Bu konuda acilen güvenin tesis edilmesi ve gerçek tablonun bütün şeffaflığıyla ve açıklığıyla vatandaşlarımızla paylaşılması lazım. Gerçeklerden korkmamak gerek, yani bu kriz yönetiminin en önemli metodudur. Hangi kriz olursa olsun, gerçekler açık ve şeffaf bir şekilde toplumla paylaşılmalıdır.   100 milyar dolar rezervini kibritle yakan bir Merkez Bankası var   Bir yılda 100 milyar dolar rezervini adeta kibriti çakıp yakan bir Merkez Bankası ve hükûmet var. IMF’den gelecek öyle 9, 10 milyarla falan bu ekonominin düzelmesi mümkün değil. Dolayısıyla Türkiye bu dövizi ancak ve ancak özel kaynaklardan, piyasa kaynaklarından sağlamalı. Ama bunu sağlaması için de önce güven ve itibar lazım. Güvenini kaybetmiş, itibarını kaybetmiş bir ülkeye kim hangi dövizi verecek; kim, hangi borcu nasıl sağlayacak? Bir oyun oynanıyor, deniyor ki “bak Merkez Bankası hiç karışmıyor dövize”. Bunların hepsi palavra açıkçası, yani şu anda örtülü bir şekilde kamu bankaları üzerinden dövize müdahale var. Piyasanın güvenini sarsan ve memleketi krizin daha da derinlerine sürükleyen yanlış bir politika bu.   DEVA Partisi kadrosuyla, liderliğiyle iddialı bir parti   Bizim amacımız tamamen toplumumuzun farklı kesimlerinin üzerinde ittifak kurduğu bir siyasi parti olabilmek ve kendi özgün siyasi kimliğimizi inşa etmek. Bugün ittifak tartışmalarının içine girmeyi hiç doğru görmüyoruz. DEVA Partisi kadrosuyla ve liderliğiyle iddialı bir siyasi parti ve bu ülkenin sorunlarını tek başına çözmeye talip.
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, dün gece katıldığı HaberTürk TV’de Kübra Par’ın sunduğu “Açık ve Net” programında gündemi değerlendirdi:

İktidar düşman üretiyor

 

İktidar artık ekonomiyi, dış politikayı, bu virüs salgınını yönetemediği için düşmanları işaret ederek ülkeyi yönetmeye çalışıyor. Eğer bir hükûmet varlığını sürdürmek için sürekli düşman üretmek zorundaysa içeride ya da dışarıda bu ülkenin başını mutlaka büyük belalara sokar bir gün.

 

Biz aslında uluslararası hukuk karşısında Doğu Akdeniz’deki pek çok konuda tamamen haklı durumdayız. Ancak dış politikada yalnızlaştığımız için ve bir şekilde müdahil olan ülkelerin tamamı Türkiye karşısında gruplaştığı için şu anda Türkiye yalnız kalmış durumda. Dış politikada yalnızlıktan tehlikeli bir şey yoktur. Ama büyük resimde dedim ya düşman ihtiyacı var, düşman üretme ihtiyacı var; oradan hareket ettiğinizde aslında iç politikada gayet de işlerine gelen bir tablo var şu anda. ‘Biz de bu düşmanlara karşı haklarımızı koruyoruz’ diye hükümetin şu anda sürdürmeye çalıştığı bir çizgi var.

 

Hükûmet; Ücretsiz test yapmalı, tedbirlere önce kendisi uymalı, şeffaf olmalı

 

Koronavirüs ile mücadelede testin çok yaygın olarak ve ücretsiz olarak yapılabilmesi lazım. Testi pozitif çıkanların derhal her türlü şahsi izolasyona ve karantinaya girmeleri lazım. Bu çok önemli ama maalesef gerçekleşmiyor.

 

Ayrıca hükûmet her ne kadar tedbir açıklıyorsa da tedbirlere kendilerinin uymadıklarını görüyoruz. Öyle ki valilik açıklama yapıyor fakat o yapılan açıklamaya bizzat Sayın Cumhurbaşkanı uymuyor. Yani Giresun’daki görüntüler hepimizin gözü önünde; otobüs önünden miting meydanına insanları toplayıp çay dağıtmalar, şunlar bunlar... Öncelikle karar alanların kendi aldıkları kararlara uyması lazım ki bu işin ciddiyeti konusunda insanlar ikna olsun.

 

Bir başka husus da veriler konusunda şeffaf olunmaması. Artık bu, hükûmet açısından bir süreç yönetiminden çok, algı yönetimi haline geldi. Bu konuda acilen güvenin tesis edilmesi ve gerçek tablonun bütün şeffaflığıyla ve açıklığıyla vatandaşlarımızla paylaşılması lazım. Gerçeklerden korkmamak gerek, yani bu kriz yönetiminin en önemli metodudur. Hangi kriz olursa olsun, gerçekler açık ve şeffaf bir şekilde toplumla paylaşılmalıdır.

 

100 milyar dolar rezervini kibritle yakan bir Merkez Bankası var

 

Bir yılda 100 milyar dolar rezervini adeta kibriti çakıp yakan bir Merkez Bankası ve hükûmet var. IMF’den gelecek öyle 9, 10 milyarla falan bu ekonominin düzelmesi mümkün değil. Dolayısıyla Türkiye bu dövizi ancak ve ancak özel kaynaklardan, piyasa kaynaklarından sağlamalı. Ama bunu sağlaması için de önce güven ve itibar lazım. Güvenini kaybetmiş, itibarını kaybetmiş bir ülkeye kim hangi dövizi verecek; kim, hangi borcu nasıl sağlayacak? Bir oyun oynanıyor, deniyor ki “bak Merkez Bankası hiç karışmıyor dövize”. Bunların hepsi palavra açıkçası, yani şu anda örtülü bir şekilde kamu bankaları üzerinden dövize müdahale var. Piyasanın güvenini sarsan ve memleketi krizin daha da derinlerine sürükleyen yanlış bir politika bu.

 

DEVA Partisi kadrosuyla, liderliğiyle iddialı bir parti

 

Bizim amacımız tamamen toplumumuzun farklı kesimlerinin üzerinde ittifak kurduğu bir siyasi parti olabilmek ve kendi özgün siyasi kimliğimizi inşa etmek. Bugün ittifak tartışmalarının içine girmeyi hiç doğru görmüyoruz. DEVA Partisi kadrosuyla ve liderliğiyle iddialı bir siyasi parti ve bu ülkenin sorunlarını tek başına çözmeye talip.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ipekyoluhaber.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
( (